Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, BM Güvenlik Konseyi’nde düzenlenen üst düzey katılımlı Filistin oturumunda konuştu. İsrail’e çağrı yapan Fidan, “İsrail’i, hala başarma imkanımız varken diplomatik çözümü aramaya davet ediyorum. Bu savaşı durdurmak için tarihi bir sorumluluğumuz bulunmaktadır. Garantörlük mekanizmasının kurulması yönündeki çağrımızı yinelemek istiyorum.” dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin Filistin konulu toplantısında; ” İsrail‘i, hala başarma imkanımız varken diplomatik çözümü aramaya davet ediyorum. Bu savaşı durdurmak için tarihi bir sorumluluğumuz bulunmaktadır. Garantörlük mekanizmasının kurulması yönündeki çağrımızı yinelemek istiyorum.” ifadelerini kullandı.
“GAZZE, SİVİLLERİ KATLETTİĞİ BİR SAVAŞ ALANINA DÖNDÜ”
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, dün New York’taki BM Güvenlik Konseyi’nin Filistin gündemli toplantısına katıldı. Fidan, burada şöyle konuştu:
“Uluslararası toplumun Gazze ve Batı Şeria’da akan kanı durdurmakta hala aciz kaldığını maalesef görüyoruz. Gazze bir açık hava hapishanesiydi. Şimdi ise İsrail Başbakanı’nın siyasi bekasını uzatmak amacıyla askeri operasyonlar düzenleyerek sivilleri katlettiği bir savaş alanına döndü. Halihazırda yaşanan savaşın İsrail’in güvenliğini sağlamak amacı güttüğüne, İsrail’in meşru müdafaa hakkı olduğuna dair iddialar, inandırıcı olmaktan çok uzaktır. Üstelik, bu iddiaları ortaya atanlar, Filistin’in güvenliğinden ya da meşru müdafaa hakkından ise hiçbir şekilde bahsetmiyorlar.
Gazze ve Batı Şeria’daki tablo, güvenliğe ve meşru müdafaa hakkına en çok kimin ihtiyacı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. İsrail ciddi savaş suçları işlemektedir. Uluslararası hukuka ve kurallara dayalı düzene olan inancın yeniden tesis edilmesini istiyorsak, sorumlular hesap vermelidir. İsrail’in Gazze’de işlediği savaş suçlarının soykırım seviyesine ulaşmış olabileceği yönündeki haberlerden ciddi endişe duyuyoruz.
“DÜN RİSK DEDİĞİMİZ, BUGÜN ARTIK GERÇEK OLDU”
Çatışmanın coğrafi olarak tırmanmasının önlenmesi de üzerinde hassasiyetle durduğumuz bir konuydu. Türkiye, olası bir yayılmanın riskleri konusunda müteaddit defa uyarılarda bulundu. Dün risk dediğimiz, bugün artık gerçek oldu. Kızıldeniz, Yemen, Lübnan, Irak, Suriye, İran ve Pakistan’daki son hadiseler çok endişe vericidir. Bu tırmanışın, kimsenin kolay kolay kaçamayacağı jeostratejik bir girdaba dönüşme potansiyeli bulunmaktadır.
İsrail ve destekçilerini, hala başarma imkanımız varken diplomatik çözümü aramaya davet ediyorum. Gazze ve ötesinde devam eden savaş, ne barış ne de teslimiyet getirebilir. Bu savaşı durdurmak için tarihi bir sorumluluğumuz bulunmaktadır.
BM Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliği korumakta birçok kere olduğu gibi başarısız olmaktadır. Derhal ve kalıcı ateşkes, iki tarafın da tüm esirleri serbest bırakması ve Gazze’ye sürekli insani yardım akışının sağlanması, barışa giden yolda olmazsa olmazlardır. Bunun için, İsrail’in barış ve güvenliğin tüm gereklerini yerine getirmesi gerekiyor. Bu dirençli ulusun onuru, bağımsızlığı ve egemenliğine yönelik çabamızı gerçekleştirmek için birleşik bir Filistin liderliğine ihtiyacımız bulunmaktadır.
“GARANTÖRLÜK MEKANİZMASININ KURULMASI ÇAĞRIMIZI YİNELEMEK İSTİYORUM”
Gazze’nin geleceği sadece ve sadece Filistinlilerin elindedir. Savaş sonrasına ilişkin yanıt bulmamız gereken tek soru; 1967 sınırları temelinde, iki devletli çözüm üzerinde adil ve kalıcı bir barışı nasıl güvence altına alabileceğimizdir. Bu konudaki çabalarımızın odak noktası, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti’nin kurulması olmalıdır. Bu amaçla, İsrailliler ile Filistinliler arasında barışı sağlayacak ve denetleyecek bir garantörlük mekanizmasının kurulması yönündeki çağrımızı yinelemek istiyorum.
Uluslararası toplumun çoğu üyesi ateşkesin, insani yardımın ve iki devletli çözümün aciliyeti konusunda hemfikir. Ancak İsrail’in bunu hayata geçirmesini sağlayacak etkili bir mekanizma yok. Gazze’deki mevcut durumun devam etmesi, uluslararası sistemin temel ilkelerini ve ahlaki değerlerini daha da sarsacaktır. Bu nedenle, insanlığın geleceği için elzem olan olan bu değerlerin erozyonunu durdurmak için bir an önce harekete geçmeliyiz.”
YOĞUN DİPLOMASİ TRAFİĞİ
İkili temaslarda bulunan Fidan, ilk olarak salı günü Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile görüştü. Filistin toplantısı öncesinde Fidan, Cezayirli ve Lübnanlı mevkidaşları ile Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide tarafından verilen çalışma yemeğine katıldı.
Salı günü Türkevi’nde Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi üyeleri ile bir araya gelen Fidan, Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg, Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib ve BM Genel Sekreteri’nin Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ile görüştü.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Güvenlik Konseyi’nin ocak ayı dönem başkanı Fransa’nın Dışişleri Bakanı Stephane Sejourne ile görüşen Fidan, BM Genel Merkezi’nden ayrılmadan önce Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf ile bir araya geldi.